Mozaik Nedir?

mozaik-sanati

Mozaik, yan yana yerleştirilmiş veya yapıştırılmış küçük, muhtelif renklerde cam veya taş parçalarının bütünlendiği bir resim,bir tasvirdir.
Güvenilir kaynaklara göre,Akdeniz çevresindeki halklar tarafından icat edilmiş bir sanat koludur ve M. Ö. 300 ile 31 yılları arasındaki dönemde gelişip yaygınlaşmıştır. Roma devrinde, ya da Hıristiyanlığın ilk beş yüz yılında, mozaik sanatı gerçek anlamıyla değer taşıyan bir güzellik ve çeşitlilik kazanmıştı.
Resim sanatının ortaya çıkışı ve kullanılan terimler

 

 

resim-sanat.jpg

İnsanoğlunun var olması ile birlikte ilkel biçimde de olsa sanatta var olmuştur. İnsan geçirdiği evrimlere göre sanatını da evrimleştirerek geliştirmiştir. İlk sanat örneklerini incelediğimizde; ilkel ve çok basit bir nitelik taşıdığını görürüz. Mağara duvarlarına yapılan boğa, barbizon gibi av hayvanları çok yalın bir biçimdedir. Fakat insanın yerleşik düzene geçmesi ile birlikte kültürel seviyesi yükselmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak sanattaki nitelik giderek karmaşıklaşmıştır. İnsanın tarihsel sürecini incelediğimizde yukarıda açıkladığımız gibi bir gelişim süreci söz konusudur. (ÇİZGİNİN GÜCÜ, Nesrin - Haydar ÇELİK).

NOKTA

Resim sanatında nokta geometrideki anlamından oldukça farklıdır. Resimde “Nokta” kavramı, merkezi dengeye sahip bir yüzeysel etki öğesi olarak tanımlanır. Dolayısıyla, resimsel nokta geometridekinden farklı olarak bir alan kaplar. Bu anlamıyla “Nokta”, resme ancak çağdaş sanatın ortaya çıkışıyla birlikte girmiştir. (SANAT SÖZLÜĞÜ, Metin Sözen, Uğur Tanyel)
Noktanın Amacı :
1.Genel anlam olarak noktanın tanımı,
2.Görsel anlatımın esas öğesi olan noktasal ilişkilerin açıklanması,
3.Doğada noktasal yaklaşımları ve görsel anlatım olanaklarını görerek biraz birikime ve yaratıcılığa yeni çıkışlar sağlamak.
Görsel Anlatımın Öğesi Olan Nokta :
Nokta kısaca; bulunduğu ortama göre nokta, küçük ve merkezi nitelik gösteren dairesel leke veya benektir.
Nokta Farklılıklarının Oluşumu :
1.Farklı büyüklükteki noktalar.
2.Eş büyüklükteki noktalar.
3.Farklı ışık değerlerindeki noktalar.
4.Eş ışık değerlerindeki noktalar.
5.Renkleri farklı olan noktalar.
6.Renkleri ayrı olan noktalar.
Osmanlı su mimarisi

 

 

su-mimarisi.jpg

Hayat için su kadar hiçbir maddenin lüzum ve ihtiyacı büyük olmamıştır. Canlının yaşamasında olduğu kadar, onların topluluğunun gelişme ve tekâmülünde tesiri daima ilk plânda görülmüş, tarihin muhtelif devirlerinde şahsın ve dolayısıyla topluluğun menfaati bir su başını tutabilmeyi, bir su akıntısı kenarında barınmayı en büyük ihtiyaç olarak hissettirmişti.

Bu umumî ihtiyaç, muayyen bir nokta etrafında, şahısların birbirine yakınlığını, millî birliklerin doğma ve inkişafına sebep olmuştur. İçinde bitkiler bulunan toprakları, yeşil ve mahsuldar vadileri besleyen nehirlerin kıyılarında, daima ilk kurun medeniyetlerinin parlak yılları geçmiştir.

Suların zamanla, insan topluluklarının artması derecesinde önemi de artmış ve değişmiştir. Kıyılarında gölgeli yeşillikler, geniş ekin tarlaları yetiştiren sular, yalnız ekini yeşerten bir âmil olmakla kalmamış, ayrıca muhtelif kavimlerin birbirleriyle temaslarında, mal alışverişlerinde kısa ve rahat bir yol olmuş ve bu suretle sivilizasyonların yayılmasını, birbiri üzerinde etkili olmasını da temin etmiştir. Burada suların milletlerin hayatında oynayabileceği rolleri çeşitlendirmeden kaçınarak suyun yalnız susuzluğu gideren ve dinî ihtiyaçları karşılıyan bir madde olarak gözönüne alındığı devirleri hatırlarsak onun bir «azîz» gibi takdis edildiğini görürüz.

Epigrafi nedir?

 

 

epigrafi.jpg

Yazıtların bir çoğu kırık, eksik ya da zedelenmiş olarak ele geçer.Bu Yazıtlar üzerine çalışan kişi, sözkonusu eksiklikleri tamamlar ve metinleri orijinal durumuna yaklaştırmaya çalışır.Yazıt üzerinde isabetli tamamlamalar yapılabilmesi,ilk önce yazıttaki eksikliklerin boyutuna ve bu işi yapan kişinin deneyimine bağlıdır.

Daha önce belirtildiği gibi, epigraf tarafından yapılan tamamlamalar köşeli parantez içinde gösterilir.Ayrıca tamamlayan kısımlarında diğer epigrafların düşünmesine fırsat tanımak amacıyla köşeli parantez içine alınıp belirlenebilen eksik harf sayısının yapılması gereklidir.Çünkü, daha evvel bulunup yayınlanmış olan bir çok yazıt için günümüzde yerni bilgiler ışığında tekrar ele alınmaktadır.Bu durumda, öncellikle önemsenmesi gereken nokta, metnin günümüzdeki durumunu fotograf vs..yardımıyla okuyucuya aktarmak olmalıdır.

 

 

baski-sanati.jpg

Baskı kelime ve resimlerin mekanik olarak mürekkep kullanarak çoğaltılmasıdır. Baskı genellikle az miktarda kopya yerine çok miktarda çoğaltma şeklidir.
Baskı tekniğinin ilk doğuşunun Çin ve Kore olduğu sanılmaktaydı. Ancak baskının 1450 civarında Almanya’da, Mainz’da Johann Gutenberg ile başladığı kabul edilir. Tekniğin doğuşu ile kitap daha ucuza imâl edilmiştir ve daha yaygın olmuştur.

İnsanlık kültürünün tarihi yazının icadı ile başlar. Çünkü yazı tarih belgelenmiştir. İlk yazı ise köy ve kentlerin kurulması ile Mezopotamya ve eski Mısır’da doğmuştur. Taş çağı mağara resimleri ile yazının icadı arasında uzun bir çağ vardır. Bu yüzden ilk yazı resimlerin devamı değildir.
M.Ö. 3000 yıllarında ilk harfi alfabenin bulunması ile görsel yazılı iletişim sorununun çözülmesinden en büyük aşama olmuştur. Böylece insanlık tarihinin ve her türlü bilgi ve ifade biçimi aslının aynısı olarak yazılması ve bu bilgileri sanat eserleri baskıdan yararlanarak, çoğaltma işlemi sayesinde olmuştur.

Rodos heykeli ve tarihi

 

 

rodos-heykeli.jpg

Güneş Tanrısı Helios’un tunçtan yapılma dev heykeliydi ve Rodos limanının ağzında bulunuyordu; Ama çoğu kez sanıldığı gibi heykelin bacakları arasından gemiler geçmiyordu. Heykel yaklaşık 32 m yüksekliğindeydi ve İÖ.304′teki başarısız Rodos kuşatmasından kalma tunç gereç ve silahların eritilmesiyle yapılmıştı. Rodos Heykeli, İÖ.280′den 255′e kadar, gemicilere karayı gösteren bir işaret görevi gördü ve daha sonra adayı sarsan bir deprem sonucu yıkıldı.

Rodosluların Rodos limanının girişine diktikleri bu heykel söylenenlere göre o kadar büyüktü ki, ayaklarının biri limanın bir girişine, diğeriyse diğer girişine basıyordu. Böylece limana girmek isteyen gemiler bu ayakların altından geçiyordu. Tanrı Zeus’u temsil eden bu bronz heykelin boyu 30 metreyi buluyordu. 224 yılında bir depremle yıkıldığı sanılan heykelin elindeki meşaleyi yakmak için ayaklarının içinden başlayan bir merdivenle yukarı kadar çıkılabiliyordu.

Erzincan
 
23 Nisan
 
Arkadaşlar Her Çocuğun 23 Nisan Ulusal
Egemenlik Ve Çocuk Bayramını Kutluyorum...Unutmayın Ki:
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR
Atatürk Diyor Ki
 
''Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.''
10 Mayıs
 
Bütün annelerin anneler gününü en içten saygılarımla sevgilerimle kutluyorum anneler gününüz kutlu olsun!!!
19 Mayıs
 
19 Mayıs Atatürk Anma Gençlik Ve Spor Bayramınızı
En İçten Kutluyorum
 
Bugün 2 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol